İNSAN SİYASAL BİR VARLIKTIR
…‘‘Benlik ortadan kalktığı anda varlık da ortadan kalkacaktır. Yani düşünen bir algı yoksa hiçbir şey var oluşa gelmemiş demektir.’’…
‘İnsan siyasal bir varlıktır.’ önermesini incelerken kavramları ve yükledikleri anlamları açıklamak gerekiyor. Varlık kavramına yüklenen insanın varlık olup olmaması ontolojik açıdan tartışmalı bir konu iken onun epistemolojik açıdan siyasal olması algı sürecine ilişkin ayrı bir konudur. Dolayısıyla aslında cümlenin kapsamı oldukça geniştir. İnsan yüklenen varlık kavramının altında rasyonelliği yatmaktadır. Bu varlığın tek yönü ontolojik değil aynı zamanda apriori türünden epistemolojik tartışmaların konusunu da içermektedir. Varlığın kendisinin olması salt onu insanın algılıyor oluşuyla ilişkilendirilir bu da onun human ratio olmasından kaynaklanır. Akıl varlığı diyorum çünkü akıl aynı zamanda siyasal kavramıyla da ilişkilenmekte. Kavramın kökeninde akıl yer almakta olup insanın politik yönüne vurgu yapmaktadır. Politikten kastedilen insanın eleştirel yönünün olduğuna ve diğer var olanlardan ayrı bir konumda olduğuna yöneliktir. Varlığın var olabilmesi yalnızca onu algılayabilen bir ben tarafından düşünülmektedir. Benlik ortadan kalktığı anda varlık da ortadan kalkacaktır. Yani düşünen bir algı yoksa hiçbir şey var oluşa gelmemiş demektir.
Bilinç her şeyin kurucusu olması bakımından kendinin bilincine de vardığı ölçüde siyasal olabilmektedir. En nihayetinde onu düşünen/akıl sahibi canlılardan ayıran nokta bu özelliğe sahip olmasıdır. Doğada yaşayan dört ayaklılardan kurduğu neden sonuç bağıntısı sayesinde meseleleri derinleştirebilmektedir. Meselelerin derinleşmesi ile birlikte hayatta kalabilme mücadelesinin idraki akıl sahibi olan insanı ilk evrede değişime zorlar. Buna bağlı olarak birey tek başına düşünülemez. Tüm bunları bütünlük içinde düşündüğümüzde ‘İnsan siyasal bir varlıktır.’ sözünün altında yatan anlama da biraz olsun ışık tutmuş oluruz.